9 Mart 2014 Pazar

3 İdiots ve Edebiyat Öğretmenliği


“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” der, Hz. Ali. Eskiden ben de aynı kutsallıkta bakardım öğretmenlik mertebesine. Ama gün geçtikçe bu durumdan soğumaya başladım.

Hayatım boyunca ezbercilikten kaçındım. Çünkü ezberciliği “sistemin kölesi olmak” olarak betimleyip buna teslim olmamaya gayret ettim. Lakin benim aksime ezberlemeyi bir aşama olarak gören arkadaşlarım ve yakınlarım hep benden daha karlı çıktılar. Ya da ben kendi başarısızlığımı onların başarısı olarak algılıyorum.

İlkokulu aynı sınıfta, liseyi aynı okulda okuduğum ve 10 yıldan fazladır hukukumuz olan bir arkadaşım var. Şimdi bir üniversitede Edebiyat Öğretmenliği 3. Sınıfta okuyor. Bu arkadaşım hayatı boyunca bir tane bile doğru düzgün roman okumadı. Bir tane bile şiir kitabı, eleştiri, deneme filan okumadı. Okuduğu bölüm sebebiyle sadece yazarları ve onların eserlerinin ismini ezberlemekle yetindi. Ve netice olarak amacına ulaştı. Şimdi sorarsanız ona kimdir İkinci Yeni şairleri tak diye sıralar. Çünkü ezbercilik hem sınıf geçmesine hem de öğretmen olmasına yetecek.

Düşünün bu adam Garip Akımı’nın temsilcilerini (Orhan Veli,  Melih Cevdet Anday, Oktay Rıfat Horozcu) OMO diye kısaltarak sınıf geçti.  Bu adam Nazım’ı ve kitaplarının ismini biliyor ama bir tane kitabını açıp okumadı. Nazım Piraye’ye ne yazdı, nasıl sevdi bilmiyor. Bu adam Edip Cansever’i ve kitaplarını biliyor. Ama yarın çocuklara okutacağı kitapta geçen “Bir bira içmek istiyordu kaç gündür/ Masaya biranın dökülüşünü koydu” sansürü bilmeden okutacak. Sanki orada o sansür yokmuş ve o şiir öylece yazılmış gibi okutacak..

Böyle adamlar çıkıp Edebiyat Öğretmenliği yapacak. Şimdi ben nasıl bu öğretmenliği kutsal sayayım. Hangi akla hizmet buna saygı duyayım. Bu mudur öğretmenlik, bu mudur kutsallık.
Sadece o arkadaşım için söylemiyorum, hala okuyanlar bilir gerekli gereksiz her şeyi ezberlemeye dayalı bir eğitim sürecinden geçiyoruz.

Farkında mısınız bilmiyorum ama geleceğin çocuklarını ezberci sistemden beslenen adamlara emanet ediyoruz. Evet şunu da doğru buluyorum ezberlenmesi gereken şeyler elbette ki vardır. Mesela bir çarpım tablosunu ezberletmeden ya da bir formülü ezberletmeden bir işlemi çözemezsin. Ama benim burada takıldığım çok daha geneline hitaben, mikro eğitim sisteminden değil makro eğitim sistemini baz alıyorum. –Ki bu sistemin bütününe yayılmış olan müfredattır.

3 İdiots’da  makinenin tanımı sahnesi bütün bu yazdıklarımı çok açık ve esprili bir dille anlatmaktadır .Velhasıl yarın bir gün benim o arkadaşım öğretmen olacak. Hatta hayatı boyunca bir tane bile kitap okumadan Edebiyat Öğretmeni olacak ve benim oğluma ve kızıma edebiyat anlatacak. Çok trajikomik değil mi?


İbrahim H. Ataş