28 Ocak 2015 Çarşamba

Aşk Olsun Bize
















İçimde hep bir mektuba “sevgili, bilmem ne” diye başlayamayacak olmanın hüznünü taşıdım yıllarca. Ve şimdi bu “sevgili, bilmem ne” ile başlayamayan mektubumu sana ütü masasında yazıyorum. Bunun sebebi yanımda olmayışın ve “bırak ben ütüleyeyim hayatım” dememendir. Bu yüzden aşk olsun sana..

Senin olmadığın her gün benim tasvirimi yapan kırık bir ayna var odamda. Ve ben sesine vefakar ayrılıklar çökmüş bir adamım. İçimde gitmeyi seçen kadınların hikayelerini susuyorum. Yani annemi, yani seni, yani senden öncekileri..

Hiçbirinize ne kal diyecek takatim kalmıştı ne de yolcu edecek bir son sözüm yoktu. Çünkü ben beklemezdim terk edilmeyi. Kendimden de beklemezdim terk etmeyi. Çünkü birlikte olmak varken ayrılık ne münasebetsiz bir kelimeydi.

O gün Karaalioğlu Parkında denizi seyrederken senin tasvir ettiğin –deniz kestanesi gözlerim- hep bu puslu ayrılıkların nöbetini tuttu. Kabuslar gördüm. Toplamaya çalıştım seni benden götüren dağınık sözcüklerimi. Ama yapamadım. Hep gururuma yenildim. Çünkü hep “erkekler sevince biraz afallar” diyorlardı. Ve ben ne zaman birini sevmeye kalksam yüzümü gözüme bulaştırıyordum..

Sanıyorum ki şimdiki zamanlarda senin kurumuş dudakların akşamüstü sevişmeleriyle doludur. Kapısını açtığın, gömleğini ütülediğin, kızdığın, kızdırdığın ve gözleri deniz kestanesi olmayan bir sevdiğin vardır.

–Ki bunu düşünmek bile beni çıldırtmaya yetiyor. Çığırından çıkıyor kafamım içindeki tüm senaryolarım. Herkesten esirgediğim kitaplarımı yakıyorum, bahçemdeki kuşları vuruyorum sapanla sonra onları gömüyorum incir ağacının altına. Parmaklarım titriyor, kendimi asıyorum bir şiirin son dizesine.



Bir mektuba nasıl başlanıldığını bilmediğim gibi nasıl bitiririm onu da bilmiyorum. Tek bildiğim şet zerre kadar sevmeyi bilmediğim. Bu yüzden aşk olsun bana. -da.


İbrahim H. Ataş
Görsel: 
Oana Stoian

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder