14 Aralık 2014 Pazar

Duraktaki Kıza Mektup













Seni her sabah durakta görüyorum. Saat 7’ye varken birazcık. Sen de biniyorsun 50 numaraya ben de çünkü depolamanın ordan geçiyor otobüslerimiz aktarma şart. Şimdi oraya kadar kim yürüyecek.

Tenin beyaz yüzün tertemiz. Allah seni diğer insanlardan farklı yaratmış belli. Dudakların küçük ve her an kendini göstermekten geri durmayan gamzelerin var. Gamzelerin çok derin. Ki bazen düşüyorum içine saatler sonra kurtarabiliyorum kendimi. Benim küçük güzel hayallerime ev sahipliği yapıyor gamzelerin. Pek rüya görmem ben. Rüyalarıma başrol oyuncusu yapıyor gamzelerin seni. Kaprissiz ve sıcakkanlısın ve üzerinde beyaz bir bluz var. Siyah küçük notaları simgeleyen küpelerin çok güzel. Sen ne giysen ben ona tapıyorum bazen. Hiç sevmesem bile. Sen giydiğin için güzelleşiyor gözümde. İnsan sevince böyle oluyor yavrucum. Kendinden tavizler veriyor. Şu kelebek meselesi gerçek. Midesinde bir hafiflik ve her an uçma hissi oluşuyor. Buna bizzat şahit oluyorum seninle birlikte. Bir de suratımda salak bir gülümseme oluyor. Senin yanında nedense oluyor.

Ben pek konuşamam. Yani iki kelimey bir araya getiremem karşında. Ha otur bir şeyler yaz de benim için, saatlerce yazarım ama bunu sesli ifade ederken kelimeler bir gemici düğümü gibi düğümlenir kalır boğazımda. Sen de farklı şeyler var. İçime doğuyor. Seni görünce günahlarım kalmamış gibi bir şey oluyor içimde sanki sen bir meleksin ve her karşıma çıktığında gülerek benim bütün kötülüklerimi alıyorsun. Benim ağzım bozuk biraz. Ama mevzu bahis sen olunca yani aklımın bir köşesine azcık gelsen terbiye ediyorum nefsimi. Sus diyorum kendime ne yapıyorsun küfür hiç yakışıyor mu senin gibi bir adama. Kendimi telkin edip duruyorum.

Bir gün açılsam sana aslında gerisi gelir diye düşünüyorum. Merhaba desem mesela. Her gün seninle bu durakta karşılaşıyoruz ne garip değil mi gibilerinden bir şey söylesem tamam olucak belki ama ah o kelimeleri bir araya getirebilme cesareti nerde bende. Yani bir gün içsem iyi bir içsem ve geçip karşına söylesem açılsam seviyorum seni yavrucum desem boşalacak içim ama öyle de olmaz ki. İçip karşına çıkarsam sen de ilk bıraktığım intiba ne olacak. Zor durumdayım. Ya bak şunu biliyorum. Sana açılırsam hiç bir şey kaybetmeyeceğim. Ama bu riski alamıyor insan. Diyorum ya zor. Hele benim gibi özgüvenini yitirmiş birisi için çok daha zor.

Şuna dikkat ediyorum her otobüse bindiğimizde. Elinde yüzük var mı. O kadar da düşünüyorum hani. Yani bir sevgilin bir sözlün nişanlın her neyse artık öyle birisi varsa hiç hayal mayalde kurmayacağım. Serde insanların mutlu olması için yaşıyorum sonuçta. Öyle bir adam olmasın ama varsa bile ve sen bu adamla mutluysan bana hiç bir şey demek düşmez. Yani zaten ben kimim ki. Her sabah otobüse bindiğinde  karşılaştığın bir adam. Daha fazlası değil.

Neyse yavrucum. Güzel gözlerin Allah’ın ve benim zaafım oluyor. Sana bakamıyorum bazen. Yitiriyorum kendimi durağın öteki köşesinde. Ve sen bihabersin benden. Sıkıştıracağım filan da yok. Belki de böylesi iyi. Sana iyi yolculuklar güzel gözlü melek.

İbrahim Halil  Ataş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder