17 Mart 2015 Salı

Ahmet Mithat Efendi - Dürdane Hanım





















Künye:

Adı: Dürdane Hanım
Yazar: Ahmet Mithat Efendi
Türü: Roman
Yayınevi : Akvaryum
Sayfası: 174


Alıntılar:



"Sevda dolayisiyla rezil olmus kimi insanlara rastlardim da zavallilari ayiplardim. Meger ayıplamakta hakkım yokmuş. Allah bu sevda denen ateşte bir kulunu yakmasın. Insanda utanma kalıyor ne ağırbaşlılık!"

“Birader, aşık olmak başkadır, aşık olunmak yine başka. Dürdane’ye ben aşığım! O da beni sevseydi aşkların en mutlusu ben olurdum. Ama sevmediği için aşkımın sönmesi mi gerekir. Hele, beni sevmedi diye sevdiğime düşman olmak elimden gelir mi? Böyle olduğu için, ben aşık değil bencil bir zalim olmuş olurum.“

“İnsan kendisini sevmeyen bir kadın için bu kadar fedakarlıkta bulunuyorsa, bu fedakarlık onun deliliğinden başka nesini gösterir.”

“Camiii Şerif asıl benim gibi günahkarlara yakışır. Orası Cenab-I Allah’ın merhamet evidir. O eve merhamete en fazla ihtiyacı olanlar başvurur ve vurmalıdır. İşte bunun için cami-I şerif en çok bana yakışır!” 

Kitap



Dürdane Hanım, Ahmet Mithat Efendi’nin yazmış olduğu bir aşk romanı. Kitabın arka kapağında özetlendiği gibi, “Durağan hayatına renk katmak isteyen Ulviye Hanım’ın, erkek kılığana girerek komşusu Dürdane Hanım’ın hayatını incelemeye başlaması bu romanın ana konusudur. Geçmişte yaşanan pişmanlıkları, aşkın insanı çaresiz bırakan yanını ve öç almanın insan içindeki çatışmalarını meraklı bir anlatımla dile geriren bir romandır.”

Kitap kendi içinde dört bölümden oluşuyor ve bu dört bölüm romanın karekterlerinin analiziyle beraber romanın akışını oluşturuyor. Yani her bölümde bir karekterin üzerinde duruluyor. Ancak romanın akışı hiçbir şekilde bozulmuyor.

Okuyanı sıkan tek bölüm benim kanaatimce giriş bölümü. Ben sadece bu bölümde kitabı elimden bırakır oldum. Ancak ne zamanki yazarın ilk bölümdeki sıkıcı meyhane tasfiri bitti ve olayın içene karekterler girdi orada kendinizi adeta bir filmin içindeymişçesine merakla takip etmeye başlıyorsunuz.

Yazıldığı döneme bakınca da beni  şaşırtmıştır. Ha keza Osmanlı döneminde bu kadar cesur bir şey yazılması açıkcası aklıma hiç gelmezdi. Çünkü içinde gizli bir  biseksüellikte var.

Velhasıl kitap hiç Dürdane Hanım’dan beklenen bir davranışla bitmiyor. Ve bütün dava mahşere kalıyor. Bu arada kitabın içinde bazı yer isimleri “***” ile verilmiş. Kitabın aslında mı var yoksa düzenleme aşamasında mı bu hale geldi pek bilmiyorum ama çok gereksiz bir uygulama olmuş. Yani o mekanların isminin verilmemesinin ne gibi bir amacı olabilir ve neden böyle geçiştirilmiş anlamadım. Fakat kitap okunması sırasında çok fazlaca olumsuz tepkimi aldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder